Müziğin yalnızca dinleyicisi olarak kalmamaya küçük yaşlarımda karar verdim. Kayıt yapmaya ise ilk çalmaya başladığım enstrüman olan gitarı öğrendikten kısa bir süre sonra başladım. O gün bugündür gitarın türlüsünü türsüzünü, piyanoyu ve vokali hayatımdan eksik etmiyorum. Bu yolculukta kanaatimce iki önemli projemiz ortaya çıktı:
Son Mavra
Birlikte birçok konser verdiğimiz, uzun yıllardır çok yakın dostlarım olan Doğukan Elibol ve Mustafa Türer'le birlikte 2016 yılında kurduğumuz, daha sonra çok sevgili arkadaşlarım Ömer Uçak ve Meltem Atcı'nın katılımıyla son halini alan grubumuz bizim ilk göz ağrımız. Burada yaptığımız kayıtlar biçimsel ve kronolojik olarak şu şekilde sıralanabilir ve dinlenmek istendiği takdirde Spotify veya YouTube üzerinden erişilebilir:
Ayrıca Son Mavra'yla ilgili tüm geçmiş ve güncel gelişmeleri grubumuzun Instagram ve YouTube hesaplarından takip edebilirsiniz.




Son Mavra'ya ait bazı konser fotoğrafları: gitarda ve vokalde Batı Eren Ergun, gitarda Doğukan Elibol (sevgili arkadaşımız ve eski gitarcımız Gani Şen'in olduğu fotoğraflarda davul), bas gitarda Mustafa Türer, davulda Ömer Uçak ve kemanda Meltem Atcı.
Biraz Tuhaf
2020 yılının Ağustos ayında bireysel olarak ortaya koyduğum bir projeyken sevgili dostum Ömer Uçak'ın da katılmasıyla bizim için oldukça önemli bir grup haline geldi. Kendine has bir sound'u olmaya yüz tutan bir gruba dönüştüğünden burada "ilginç" parçalarımızı paylaşıyoruz. Dinlemek isterseniz:
Ayrıca Biraz Tuhaf'la ilgili tüm geçmiş ve güncel gelişmeleri grubumuzun Instagram hesabından takip edebilirsiniz.




Biraz Tuhaf parçalarına ve EP/LP'lerine ait kapak fotoğrafları: sırasıyla Yorulmadın, Yarının Eli Kulağında (Uğur Yıldırım imzalı), Bir Söz ve Mekanik Türk.
Sırada Ne Var?
Sırada her zaman yeni şarkılar yapmak olması gerektiği kanaatindeyim. Sevgili Prof. Dr. Tayfun Akgül hoca ELECO 2024 konferansındaki konuşmasında kalıcılıkla ilgili önemli bir konuşma yapmıştı. Kendi sanat eserlerini ve akademik eserlerini karşılaştırdığında 100 yıl sonra birinin öbürüne göre ne kadar da önemsiz kalacağına vurgu yaptı. O "biri" söz konusu kalıcılık olduğunda elbette akademik eserleriydi. Kendisinin bu fikrine katılıyorum.